İçeriğe geç

Sepet

Sepetiniz boş

Akışına Bırakmayı Öğreniyorum! 🫗

Akışına Bırakmayı Öğreniyorum! 🫗

(sonunda ‘bilmiyorum’ demeyi öğrendim.)


Modern insanın en büyük illüzyonu: kontrol.
Her şeyi planlamak, organize etmek, optimize etmek.
Ruh hâlimiz bile takvimde randevulu artık.
“Bugün biraz kaygılı olayım, yarın toparlarım.”

Antik Yunan’da kader ipleri tanrıçaların elindeydi;
şimdi Google Calendar’da.

Oysa kaos hep vardı 
sadece önceden “kişisel gelişim başarısızlığı” sayılmıyordu.

Psikolojiye göre “akışta olmak” insanın en yaratıcı hâli.
Ama bu çağda akışa girmek bile bir görev haline geldi.
“Flow state” için Spotify listeleri yapıyoruz.
Yani rahatlamaya bile performans yükledik.

Size bir iamGi tavsiyesi;
her şeyi planladığında, sürprizlere yer kalmıyor.

Planlıydım, kontrollüydüm, not alırdım, sticker yapıştırırdım.
Ama hayat öyle değil.
Hayat “deadline” değil, “delay.”

Akışına bırakmak demek, “bırakmak” değil aslında.
Sadece her şeyin seninle ilgili olmadığını fark etmek.

Mesela metro kaçtıysa, belki de seninle ilgili değil 
makinist kötü günündeydi.
Belki de hayat seni değil, rotayı yeniden hesaplıyor.

Artık şunu kabul ettim:
akış bazen durur, döner, saçmalar.
Ama yine de ilerler.
Ve sen ona değil, o sana yön verir.

O yüzden ben artık akışa bırakıyorum.
Ama “bırakmak” kelimesinin hakkını vererek 
bile isteye, bilinçli, kahvemi alıp,
“bakalım bugün ne saçmalıklar olacak” diyerek.

Çünkü bazen en iyi plan,
hiç yapmamaktır.