
Sürdürülebilirlik; bakım kültürüdür.

(çünkü bazen korumak, yeniden almaktan daha yenilikçidir.)
Sürdürülebilirlik artık bir kelime değil, bir pazarlama refleksi. Tişört etiketinde, restoran menüsünde, hatta Instagram bio’larında bile var. Ama “sürdürülebilir” demek, yalnızca doğaya zarar vermemek değil var olanla kalabilmenin zarafetini öğrenmek.
Antropolog Tim Ingold, “bakım kültürü” kavramını şöyle tanımlar:
“Bir şeyle ilgilenmek, onun sürekliliğine tanıklık etmektir.”
Yani sürdürülebilirlik, yeni bir şey üretmek değil;
ilişkiyi sürdürebilmek.
Bir eşyayla, bir fikirle, hatta bir benlikle.
Bu perspektiften bakınca, asıl kriz çevresel değil, davranışsal.
Harvard Business Review’ın 2023 raporuna göre, dünyadaki tekstil ürünlerinin %60’ı satın alındıktan sonra ilk yıl içinde çöpe gidiyor. Yani kumaş değil, bağ kurma süresi kısaldı. Artık hiçbir şeye bakmıyoruz sadece tüketiyoruz.
Biz bunu değiştirmeye niyetliyiz.
maGic sistemi tam da bu yüzden var:
Bir çantayı yeniden almak yerine, onu yeniden görmek için. Yeni bir maGic taktığında, sadece çantayı değil, kendini de farklı bir versiyonunda yakalıyorsun.
Bu bir ürün değil, bir döngüyü kırma pratiği.
Çünkü sürdürülebilirlik, sadece bilinçli üretim demek değil, sürekli yeniden bağlanabilmek.
Bakım kültürü sadece onarım değil;
aynı zamanda değerin dönüşümü.
Japon felsefesi Kintsugi, kırılan seramikleri altınla onarmayı “kusurların estetiği” olarak görür.
Bizim için maGic de biraz öyle;
çiziklerin, kullanılmışlığın, geçmişin içinden yeniden bir hikâye çıkarmak. Çünkü moda geçici ama bağ kalıcı. Ve sürdürülebilirlik, işte tam orada başlıyor:
Bir ürüne bakarken, onda biraz kendini fark ettiğinde. Bir maGic değiştirdiğinde, sadece görünüşü değil, bakışını da yenilediğinde.
Yani Gi için sürdürülebilirlik, geri dönüşüm değil, devamlılık.
Bir şeyin ömrünü uzatmak değil, anlamını korumak.
Ve biz inanıyoruz ki, bir çantaya üç yıl sonra tekrar bakabiliyorsan, bu sadece iyi tasarım değil; iyi bakım kültürüdür.
— Gi